8 Mayıs 2011 Pazar

Bilişsel Alan Hedefi

Öğretilmesi kararlaştırılan davranışlarda zihinsel etkinlikler yoğunsa,bu durumda bilişsel alanla ilgili hedefler söz konusudur.
Ancak öğrenilen tüm davranışlar tek bir alana girmez.
Bilişsel alan hedefleri B. Bloom tarafından oluşturulmuş olup 6 basamağa ayrılmıştır.
 
Kavrama
  • Anlamanın en alt basamağıdır.
  • Bilgi düzeyinde kazanılan bir davranışın anlamına ulaşılmıştır.
  • Birey bu durumda, neden, niçin, nasıl gibi sorulara yanıt verebilir, bu konuyla ilgili farklı örneklere ulaşabilir ve konuyu kendi cümleleriyle ifade edebilir.
  • Kavrama düzeyinde üç alt aşama bulunmaktadır:

1)Çevirme,
2)Yorumlama
3)Öteleme


Uygulama
  • Bu aşamada bireyden, bilgi ve kavrama düzeylerinde kazandığı davranışlardan yola çıkarak yeni bir probleme çözüm getirmesi beklenmektedir.
  • Bu basamak, bilişsel, duyuşsal,devinişsel ve sezgisel alanların tümünü kapsamaktadır.
Örnek Hedef Davranışlar:
  • Süregelen toplumsal bir sorunun çözümü için gerekli olan yaklaşımları bir dizi seçenek içinden seçip işaretleme
  • Belirli bir sorunun çözümü için gerekli olan yaklaşımları, etkisiz veya ters etkili yaklaşımları açıklayabilme 

6 Mayıs 2011 Cuma

Öğrenen Özellikleri

Öğrenenin özellikleri dört  grupta inceleriz. Bunlar:
1.Bilişsel özellikler
2.Fiziksel özellikler
3.Duyuşsal özellikler
4.Sosyal özellikler

–Genel özellikler
•Genel yetenekler
•Özel yetenekler
•Gelişim dönemi (örn. Piaget’in bilişsel gelişim dönemleri)
•Dilsel gelişim dönemi
•Okuma seviyesi
•Görsel okuryazarlık düzeyi (grafiklerden bilgi çıkarabilme becerisi)
•Bilişsel işleme biçimi (seçilen ve en etkili)
•Bilişsel ve öğrenme stratejileri
•Genel dünya bilgisi
–Daha önceki öğrenmeler
Fiziksel özellikler 
 
•Duyusal algılama
•Genel sağlık
•Yaş
 
Duyuşsal özellikler 
 
–İlgiler
–Motivasyon
–Öğrenmeye karşı motivasyon
–Konu alanına karşı tutum
–Öğrenmeye karşı tutum
–Arabuluculukla ilgili algı ve deneyimleri
–Akademik öz-benlik
–Kaygı düzeyi
–İnançlar
–Başarı özellikleri (örn. Kontrol odağı)
 
Sosyal özellikler 
 
•Akranları ile ilişkileri
•Otoriteye karşı hissettikleri
•İşbirliği ya da rekabete yönelik eğilimleri
•Ahlaki gelişim (örn. Kohlberg’in ahlaki gelişim basamakları)
•Sosyoekonomik durum
•Etnik durumu
•Rol modelleri
 
Öğrenen Özellikleri ile İlgili Verilerin Toplanması 
 
Tasarımcı kendi sınıfı için tasarım yapmıyor ve hedef kitle ile yakın bir ilişki içinde değilse aşağıda belirtilen yolları izleyerek bilgi toplayabilir.
Sözü edilen yollar:
–Hedef kitleye ders veren eğiticiler ile görüşmeler yapmak
–Hedef kitleyi gözlemleyip, görüşmeler yapmak
–Öğrenenlerin ilgilerini ve geçmiş yaşantılarını sorgulayan anketler uygulamak
–Öğrenenlerin bilişsel strateji, bilgiyi işleme stili ve tercih ettikleri öğrenme ortamı sorgulayan değerlendirme araçlarından yararlanmak.
–İş tanımları ve kurumların kişisel profillerini analiz etmek.
–Farklı yaş gruplarının ilgi, sosyal gelişim, fiziksel özellik vb. gelişim düzeyleri ile ilgili bilgi veren makale ya da yazılar okumak.

15 Nisan 2011 Cuma

SORU 1)
BİR SINIFTA EN AZ 2O ÖĞRENCİNİN OLDUĞU VE BU ÖĞRENCİLERİN HERBİRİNİN BİRBİRİNDEN FARKLI OLDUĞU DÜŞÜNÜLDÜĞÜNDE ÖĞRENEN ÖZELLİKLERİNİN TASARIM SÜRECİNDE NE KADAR ETKİLİ OLACAĞINI TARTIŞINIZ.

CEVAP 1)
ÖĞRENCİLERİN ÖN BİLGİLERİ TASARIMCININ DİKKAT ETMESİ GEREKEN ÖNEMLİ ÖZELLİKLERDEN BİR TANESİDİR.ÖĞRENEN ÖZELLİKLERİ YANİ BİREYLERİN HAZIRBULUNUŞLUK DÜZEYLERİ HER ÖĞRENCİ İÇİN FARKLI OLABİLİR.ÖRNEĞİN; BİR TARİH ÖĞRETMENİN OKULDA BİR TARİH PANOSU HAZIRLAMASINI ELE ALALIM.BU TASARIMCININ YAPMASI GEREKENLERİ YAZACAK OLURSAK:

a)Bilgiler tablo ya da şema halinde sunulabilir
b)Bilgiler gruplanabilir
c)İşlemsel bilgilerin otomasyonunu sağlama
d)Sürekli tekrar imkanı
e)Konuyla ilgisi olamayan bilgiler çıkarılarak bilişsel yük azaltılmalı
f)Materyal az sayıda birimler içermeli ve bu birimler ayrı ayrı öğrenilebiliniyorsa bilişsel yük azalır.

Bu dönemde çocuklar gördükleri, işittikleri olayları, masal ve öyküleri anlatmayı severler. Bunlardan hoşlanırlar.Bu dönemin sonuna doğru sessiz okuma ve anlama becerisi hızlanır. varlıkları çeşitli davranışlarıyla canlandırmayı, oyunla anlatmayı severler. çocukta zaman kavramı yoktur. Bilmeceyi ve şakayı severler. Çocuklar resim yaparken insanı evden büyük yaparlar, evin içindeki insanlar dışardan görünürler.

AYRICA TASARIM,TUTARLI YAPILAR İÇERMELİ VE ÖĞRENENE BİLGİYİ NASIL YAPILANDIRACAĞI HAKKINDA REHBERLİK ETMELİDİR.HEDEF KİTLE YANİ ÖĞRENEN BİREYLER İÇİN;
Bu öğrenci grubunun programları kullanmasına olanak sağlanarak ortaya çıkan tepkileri gözlemlemek ve bu gözlem sırasında bütün ekibin katılımını sağlamak gerekir. Örnek yazılımın deneme çalışmasından sonra gerekli görülen değişiklik veya geliştirmeler varsa, ilgili birim o konunun üzerine giderek çalışmanın tamamlanması gerçekleştirir. Hazırlanan çalışmanın ilk taslağını deneyecek ve hedeflenen amaca uygun olup olmadığını tespitinde faydalanılacak bir örnek grup mutlaka olmalıdır.

AKTİF ÖĞRENMEDE,Öğrenen bilgiyi yapılandırma sürecinde aktif roldedir.Fiziksel olarak değil düşünce olarak aktiftir.

SORU 2)
BİR İNSANIN NE KADAR KARMAŞIK BİR BÜTÜN OLUŞTURDUĞU DÜŞÜNÜLDÜĞÜNDE TASARIM İÇİN ÖĞRENENİN HANGİ ÖZELLİĞİNİN NE BOYUTTA DİKKATE ALINACAĞI NASIL BELİRLENEBİLİR?

CEVAP 2)
TASARIM SÜRECİNDE SIRAYLA ŞU ÖĞELER YER ALIR;
1)SORUNU ARAŞTIRMA,TANIMLAMA VE ÇÖZÜMÜ TARTIŞMA.
2)TASARIMIN GENEL ÖZELLİKLERİNİ BELİRLEME.
3)TASLAK TASARIM ÖNERİSİ GELİŞTİRME.
4)TASARIM ÖNERİSİNE YÖNELİK ARAŞTIRMA.
5)TASARIM ÖNERİSİ GELİŞTİRME.
6)YAPIM.
7)DEĞERLENDİRME VE TEST ETME.
8)DEĞİŞİKLİK ÖNERME.

Bu dönemde çocuklar gördükleri, işittikleri olayları, masal ve öyküleri anlatmayı severler. Bunlardan hoşlanırlar.Bu dönemin sonuna doğru sessiz okuma ve anlama becerisi hızlanır. varlıkları çeşitli davranışlarıyla canlandırmayı, oyunla anlatmayı severler. çocukta zaman kavramı yoktur. Bilmeceyi ve şakayı severler. Çocuklar resim yaparken insanı evden büyük yaparlar, evin içindeki insanlar dışardan görünürler. Aile içinde veya öğretmenleri tarafından başarılı oldukları zaman övgülü sözler alırlarsa motivasyonları artar. Başarısız olduklarında kendilerine olan özgüvenlerini kaybederler. Bu dönemde çocuklar başarısız olsa dahi cezalandırmamalı veya motivasyonunu olumsuz etkileyecek sözler söylememeliyiz. Çükü aile içinde veya öğretmeni tarafından yönlendirilmeyi ihtiyacı vardır. Başarısız olsa dahi motivasyonunu artırarak başarılı olmasını sağlamalıyız. 

SORU 3)

BİR İNSANIN SOSYAL,BİLİŞSEL,FİZİKSEL,KİŞİSEL VB.BİRÇOK YAPIDAN OLUŞTUĞU DİKKATE ALINDIĞINDA ÖĞRENEN ÖZELLİKLERİNİ TASARIMA YANSITMAK İSTEYEN BİR ÖĞRETİM TASARIMCISININ BU YAPILARLA VE YAPILARDAKİ FARKLI BOYUTLARLA İLGİLİ BİRİKİMİ NE DÜZEYDE OLMALIDIR.BUNUN İÇİN YAPILMASI GEREKENLER NELERDİR?


CEVAP 3)

Tasarım bir ürünün tamamının veya bir parçasının çizgi,şekil,renk,biçim,doku,malzemenin esnekliği veya süslemesi gibi insan duyuları ile algılanabilen çeşitli unsur ve özelliklerin oluşturduğu görünümdür.Tasarımının yapılacağı ürünün hitap edileceği kitle özelinde tasarım yapmak durumunda olabileceğini bile bilmek durumundadır.Tüm bunların handikapını omuzlarında hissetmek durumunda olan bir tasarımcının geniş bir bakış açısına, gelişmiş ve güncel bir mesleki bilgi düzeyine, gerektiğinde sınırları aşabilecek ama gerektiğinde ise nerde duracağını bilecek bir mantık yapısına, kıvrak ve pırıltılı bir zekaya, mangal gibi bir yüreğe, anlatımı geniş sözcük dağarcığı zengin bir konuşma ve ikna yeteneğine ve daha saymakla bitmez kişisel becerilere sahip olması şarttır.
Yaşadığı toplumu aşamamış bir tasarımcının, tasarlama gücü cılız, düşünce yeteneği klişeci, bilgi düzeyi kısır, yeteneği ise paspas durumunda olur.Bu anlamda yapılması gereken en önemli şey şudur...
Tasarımcı olmanın sıradan bir şey olmadığının kavranması.
Tasarımcı olmanın yüzeysel bilgilerle götürülemeyeceğinin düşünülmesi.Tasarımcı olmanın kişisel öğrenim disiplininden kopulmaması gerektiğinin zorunluluğu.Tasarımcı olmanın geniş bir bakış açısı ve zengin bir kültür düzeyinin olması bilincine uluşılması şarttır.Bu şartları yerine getiremeyen kişilerin, istedikleri kadar o, bu, şu türünden program bilgilerinin olması hiç bir anlam oluşturmamaktadır. Tasarımcının bir görevi de içeriği, yankı uyandıran bir dil yapısı içinde aktarmaktır. Bir müzik terimi olan yankı (echo), ses tonundaki incelikli ve zengin kaliteyi ifade eder. Yankılanan müzikal seslerde dışavurumcu özellikler artar. Grafik tasarımcı da aynı bir müzisyen gibi, görsel iletişime yankılanan bir kalite kazandırır ve bu yankıyı oluştururken; ton dizilerini, kontrastları, kadrajlama tekniklerini, renkleri ve tipografiyi kullanır.


SORU 4)
 TASARIM SÜRECİNİN ÖĞRENEN ÖZELLİKLERİ İLE İLGİLİ BİLGİ TOPLAMAK VE ANALİZ EDEREK SONUÇLARA ULAŞMAK YETERLİMİDİR?

CEVAP 4)
TASARIM,TUTARLI YAPILAR İÇERMELİ VE ÖĞRENENE BİLGİYİ NASIL YAPILANDIRACAĞI HAKKINDA REHBERLİK ETMELİDİR.HEDEF KİTLE YANİ ÖĞRENEN BİREYLER İÇİN;

Bu öğrenci grubunun programları kullanmasına olanak sağlanarak ortaya çıkan tepkileri gözlemlemek ve bu gözlem sırasında bütün ekibin katılımını sağlamak gerekir. Örnek yazılımın deneme çalışmasından sonra gerekli görülen değişiklik veya geliştirmeler varsa, ilgili birim o konunun üzerine giderek çalışmanın tamamlanması gerçekleştirir. Hazırlanan çalışmanın ilk taslağını deneyecek ve hedeflenen amaca uygun olup olmadığını tespitinde faydalanılacak bir örnek grup mutlaka olmalıdır. Bunlardan hoşlanırlar.Bu dönemin sonuna doğru sessiz okuma ve anlama becerisi hızlanır. varlıkları çeşitli davranışlarıyla canlandırmayı, oyunla anlatmayı severler. çocukta zaman kavramı yoktur. Bilmeceyi ve şakayı severler. Çocuklar resim yaparken insanı evden büyük yaparlar, evin içindeki insanlar dışardan görünürler. Aile içinde veya öğretmenleri tarafından başarılı oldukları zaman övgülü sözler alırlarsa motivasyonları artar. Başarısız olduklarında kendilerine olan özgüvenlerini kaybederler. Bu dönemde çocuklar başarısız olsa dahi cezalandırmamalı veya motivasyonunu olumsuz etkileyecek sözler söylememeliyiz.Öğrenen özelliklerine etki eden etmenler şunlardır;

1)Bilişsel Özellikler
2)Fiziksel Özellikler
3)Duyuşsal Özellikler
4)Sosyal Özellikler

İnsanlar delilik açılardan birbirlerinden farklılık gösterirler. Öğretim
tasarımcısı, öğrenenlerin yetenekleri, ihtiyaçları ve ilgileri konusunda
bilgi toplamalıdır. Bu bilgiler, konuların seçilmesi, kazanımların
belirlenmesini, konuların nasıl ele alınacağı, öğrenme etkinliklerinin
biçimi gibi planlamanın bazı unsurlarını etkilemektedir.

Veri Toplama Araçları

Seçilen araştırma konusu ve türüne göre, araştırmacı kendi geliştireceği veya daha önceden geliştirilmiş olan değişik veri toplama araçlarından yararlanabilir.

Birinci Elden Veri Toplama Teknikleri
 
1)     Gözlem
2)     Deney
3)     Anket
4)     Görüşme
5)     Şirket Kayıtlarının İncelenmesi

İkinci Elden Veri Toplama Teknikleri
1)      Kitaplar
2)      Süreli Yayınlar (Gazete ve Dergi)
3)      Tezler
4)      Başvuru Eserleri (Ansiklopediler ve d.)
5)      Resmi Yayınlar (İstatistikler)
6)      Özel Belgeler (Hatıralar ve d.)

1)      Kitaplar
2)      Süreli Yayınlar (Gazete ve Dergi)
3)      Tezler
4)      Başvuru Eserleri (Ansiklopediler ve d.)
5)      Resmi Yayınlar (İstatistikler)
6)      Özel Belgeler (Hatıralar ve d.)

Gözlem Tekniği

Gözlem tekniğinde personelin, yöneticilerin, müşterilerin veya bir çalışma grubunun davranışları, doğrudan veya dolaylı olarak gözlenmek suretiyle önceden oluşturulmuş, belli bir sistematiğe göre bilgi toplanır. Bu yöntemden, katılımlı veya doğal olarak yararlanılabilir. Katılmalı gözlemde araştırmacı, grup veya örgütün hayatına karışır. Doğal gözlemde ise olay veya olgular müdahale olmaksızın kendi doğal şartları altında incelenir. Çoğu kez denekler, kendi üzerlerinde araştırma yapıldığını dahi fark etmezler.

Deney Tekniği

Deney tekniği, diğer araştırma yöntemleri içinde en fazla güvenilir doğru sonuçlar veren bir uygulamadır. Bu yöntem, insan hatasını en alt düzeye düşürecek şekilde geliştirilmiştir. Teknolojik ve bilimsel buluşların büyük kısmını deneysel yönteme borçluyuz. Ancak işletme araştırmalarında sınırlı bir kullanım alanına sahiptir. Nedeni, işletmelerde incelenen olgulara, sık sık müdahale yapılarak değişiklik yapılmasının güç olmasıdır.

Anket Tekniği

Anket tekniği, değişik nitelikte basılı formlar kullanılarak bilgi toplama yöntemidir. Postayla, telefonla, anketörler aracılığıyla veya bizzat araştırmacının kendisi tarafından yüz yüze görüşme yapmak suretiyle gerçekleştirilebilir. Posta tekniğinin amacı, seçilen örnek kütleden belli konuya ilişkin olan veri toplamaktır. Bu teknik; örnek bir kütlenin seçilmesini, anket formunun doldurulmasını, postanın takip edilmesi ve gelen cevapların analiz edilmesini gerektirir.Posta ile bilgi toplama için, oluşturulacak anket formu, incelik gerektiren bir iştir. Bu konuda ilgili esas dikkatlice araştırılmalıdır.Telefonla anket yöntemi de, yapılacak işlemlerle ilgili kılavuz bir çalışma yapılmasını gerektirir. Ayrıca, anketörlerden yararlanma veya bizzat yüz yüze uygulama durumunda, hangi noktalara dikkat edileceği konusunda bir çalışma yapılmalıdır. Anket tekniğinde bilgi toplama araçları, soru formları, tutum ölçekleri, kişilik envanterleri, ilgili envanterler ve başarı (yetenek,zeka, bilgi) testleri şeklinde düzenlenebilir.

Görüşme Tekniği

Görüşme, iki kişi arasında, sözlü bir haberleşme ilişkisi sağlama amacı güden bir tekniktir. Bu teknik görüşme yapana bir konuyla ilgili belli bilgileri toplama imkanı verir.

Planlanmış veya planlanmamış bir biçimde uygulanabilen görüşme tekniğinde, araştırılan konu ile ilgili veriler,etkileşimsel bir ortamda derlenir. Görüşmeci, cevaplayıcı görüşmenin yapıldığı çevre ve konunun değişkenlik göstermesi, toplanan verilerin standart olmaktan çok çeşitlilik göstermesi sonucunu doğurur. Veriler, daha sonra belli bir sistematiğe göre gruplandırılarak analiz edilir. Sorular önceden saptanmış olmakla birlikte, cevap seçenekleri anket yönteminde olduğu gibi şıklar haline getirilmemiş, açık uçlu olarak bırakılmıştır. Görüşmeci, biçimsel tutumlarla biçimsel olmayan tutumlar arasında bir denge kurarak, görüşülen kişiyi rahatlatmalı ve onu konuşturacak psikolojik ortamı sağlamaya çalışmalıdır.

Şirket Kayıtlarının İncelenmesi

Her bir araştırma problemi, kendine özgü, özel veri toplama yöntemini gerektirir. Araştırmacı, modelini somut değerler ve veriler üzerinde temellendirmek istiyorsa, şirket kayıtlarına başvurma ihtiyacı duyabilir. Özellikle, işletme raporları, büyük ölçüde şirket verilerinin analizine dayanır. Üretim verileri, satış kayıtları, diğer ticari bilgiler, muhasebe kayıtları, stoklar ve personel kayıtları sık başvurulan işletme verileridir.
 

Literatür Taraması

Araştırma konusuyla ilgili olarak daha önceden yayınlanmış kitap, makale, tez, el kitabı ve diğer araştırmaların bulunmasıdır. İkinci elden veri toplama tekniklerine giren, literatür taraması bölümünde araştırmacı, ağırlıklı olarak, (konuların niteliğine göre ) son beş yılda yayınlanmış doğrudan ilgili kaynaklara ulaşmalıdır. Eski tarihli ve dolaylı ilgili kaynaklara ulaşmak ve tez de ağırlıklı olarak bu kaynaklardan yararlanmak, çalışmanın değerini düşürür.

Arşiv Taraması

Daha önceden yayınlanmış olan Resmi Gazete, diğer gazeteler, yıllık, istatistik, dokuman, rapor, çizelge, plan, genelge, kılavuz ve içtihatlar arşiv taramasından yararlanılacak başlıca kaynaklardır. Bu kaynaklar, ikinci elden veri toplama tekniklerine girmektedir.

İHTİYAÇ ANALİZİ AŞAMALARI

1.PROJENİN GEREKÇESİ
2.PROJENİN AMACI
3.PROJENİN KAPSAMI
4.UYGULAMA
4.1)Eğitim İhtiyaç Analizinde Süreçler
4.2)Organizasyon Analizi
4.3)İş Analizi
4.4)Kişi Analizi
4.5)Eğitim İhtiyaç Analizinde Yöntemler
4.5.1)Birebir Görüşmeler
4.5.2)Odak Grup Toplantıları
4.5.3)Anketler
4.5.4)Performans Değerlendirmesi Sonuçları
4.5.5)Toplu Mülakatlar
5.Eğitim İhtiyaç Analizinin Faydaları
6.Hangi Yöntem Kullanılmalı

ÖĞRETİM TASARIMI MODELLERİNİN AMACI

Bir öğretim tasarımı modeli insanlara nasıl öğrenmeleri gerektiği hakkında görüş sunan temsilcidir. Aynı zamanda öğretim tasarımcısının öğretimi nasıl düzenleyeceği hakkında da rehberlik yapar. Modeller, bir sistemin veya sürecin görsel olarak canlandırmamıza yardımcı olur. Değişik durumlar için tasarlanmış pek çok öğretim tasarım modelleri vardır. Bunları ana başlıklar altında sınıflandırmak mümkündür. Bu sınıflandırma ile öğretim tasarımı modellerinin, her bir modelin özelliklerini ve nerelerde kullanılabileceğini anlamada bize yardımcı olabilir. Her  bir modelin yerleşebileceği üç kategori içeren bir şema hazırlamıştır. Her bir model yaratıcısının bu modelin nerelerde kullanılabileceği ile ilgili varsayımları göz önüne alınarak bu şemaya yerleştirilebilir. Bu sınıflandırma her bir modelin en iyi nerelerde uygulanabilirliği olduğunu gösteren üç kategori içermektedir. Birincisi Sınıf yönlendirici öğretim tasarım modelleri olup, görevi sınıf ortamında öğretim olan öğretmenlere yönelik modelleridir. Bir sınıf modeli öğretim için gerekli olan belirli fonksiyonları sıralar ve öğretici için kılavuz görevi görür. İkincisi, Ürün Yönlendirici öğretim tasarım modelleri olup, üretilecek ürünün üretimin saatler hatta günler süren uzun zamanlar alacağını varsayar. Bu modellerde genel olarak teknik açıdan çok gelişmiş ürünlerin üretileceği varsayılır. Kullanıcıların üreticilerle hiç ilişkisi olmayabilir. Üçüncü ve son olarak Sistem Yönlendirici öğretim tasarımı modelleri olup, bütün bir ders veya bütün bir program gibi çok geniş çaplı bir eğitimin yapılacağını varsayar ve bu eğitimi geliştirecek yüksek deneyimli uzmanlar için gerekli kaynakların kullanılabilir olmasını sağlar. Öğretimde yüksek teknolojinin kullanılacağı, prova ve revizyon kadar ön analizin de önemli olduğunu varsayar. Yayılma çok geniştir ve genellikle geliştiricileri içermez.

BİR ÖĞRETİM TASARIMINDA YER ALAN ÖĞELER NELERDİR?


         Program kimin için geliştirilecek? (öğrenenin özellikleri)
         Öğrenenlere ne öğretmek istiyoruz? (hedefler)
         Konu ya da beceriler en iyi nasıl öğretilir? (öğrenme/öğretme yöntem ve etkinlikleri)
         Uygulama süreçleri ve kararları
         Ne öğrendiler/ne kadar öğrendiler? (değerlendirme süreci)
         Öğretim tasarımının çerçevesini oluşturan bu beş öğe öğrenenin özellikleri, hedefler, yöntemler ve değerlendirmedir.       

Bilişsel Psikoloji

Bilişsel psikoloji, düşünme, hissetme, öğrenme, anımsama, karar verme, dil, problem çözme ve yargılama gibi zihinsel süreçlerin en geniş anlamda incelenmesidir.
 
Bilişsel psikoloji, insanın bir yandan dış dünyayı algılama ve zihninde tasarımlama süreçlerini, bir yandan da o tasarımlara göre eylemlerini oluşturma süreçlerini araştırır. Algılama, öğrenme, hatırlama, düşünme, hayal etme gibi zihinsel süreçler ile dünyaya uyum sağlamaya ve  dünyayı değiştirmeye   yönelik eylemleri oluşturma süreçleri bilişsel psikolojinin ilgi alanına girer. Bilişsel psikoloji, merkezsel zihin süreçlerine önem veren kendi karakteristik yaklaşımının bilincinde bir psikoloji disiplini olarak 1970’ten bu yana ön plana çıkmıştır.

ÖĞRETİM SÜRECİNİN İLKELERİ

Öğretme - öğrenme sürecinde yer alan öğretim ilkeleri aşağıda verilmiştir:
• Hedefe görelik
• Öğrenci düzeyine görelik
• Öğrenciye yönelik (çocuğa yönelik)
• Bilinenden - bilinmeyene
• Yaşama yakınlık (dönüklük)
• Hayatilik
• Yakın zamandan uzak zamana
• Yakın çevreden - uzak çevreye
• Somutta - soyuta
• Açıklık (ayanilik)
• Ekonomiklik
• Güncellik (aktüalite)
• Uygulanabilirlik (iş-aktivite, yaparak-ya-şarak öğrenme)
• Tümdengelim ilkesi
• Transfer bilgi

Öğrenci Düzeyine Uygunluk: Öğrenme - öğretme etkinliklerinin öğrencinin hazır-bulunuşluluk (ön koşul bilgilere sahip olma, ilgi ve ihtiyaçlarına uygun) ve sahip olduğu hedef-davranış düzeyine göre düzenlenir.

Öğrenciye Görelik (Çocuğa Görelik) İlkesi:
Öğretme - öğrenme sürecinde yapılacak tüm etkinliklerin öğrencinin gelişim özellikleri ve bireysel farklılıklarına
göre yapılması ve öğrenciyi merkeze almasıdır. Öğrenme sürecinde öğrencinin ilgi, güdüleri ve tüm bireysel özellikleri dikkate alınmalıdır. Öğrenci merkezli eğitim anlayışına dayanır ve diğer öğretim ilkelerinin temelidir.

Hedefe görelik: Eğitim durumları işe koşul-duğu hedeflere hizmet edebilmeli, onlara ulaşılabilir olmalıdır.

Bilinenden - Bilinmeyene Öğretim İlkesi:
Öğrenme-öğretme sürecinde yeni öğretilecek bilgi ve becerilerin daha önce öğrenilen bilgi ve becerilerden hareket edilerek öğretilmesidir. Böylece öğrencinin hazır bulunuşluk düzeyi dikkate alnır ve sağlam bir alt yapı oluşturulur. Kısaca bu ilke, yeni öğrenilecek konular ile önceki öğrenilen konular arasında bağlantı kurmayı gerektirir.

Somuttan - Soyuta öğretim İlkesi: Somut, gözlenen, incelenen ve ölçülebilen nesne, olgu ve olaylardır. Soyut ise duyu organlarından bağımsız düşünebilmelidir. Özellikle küçük yaşlarda (İlköğretim 1., 5. sınıf) bulunan öğrencilere yapılan öğretim etkinliklerinin duyu organlarına bağlı olarak gerçekleştirilmesi önemlidir.

Yaşama Yakınlık (dönüklük) İlkesi: Öğretim etkinliklerinin öğrencilerinin ilgi ve gereksinimlerini karşılamaya uygunluğu ve yaşamı ilgilendiren konularını kap-sayabilmesidir.

Hayatilik İlkesi: Bu ilke okulu, öğrencileri yaşama hazırlayan bir yer olmaktan çok, hayatın kendisi olmalıdır anlayışına dayanmaktadır. Öğretme - öğrenme etkinlikleri bireyin yaşamda karşılaşacağı problemlere ve durumlara yönelik olmalıdır. Öğretim öğrencinin yaşamla bağlantısını kurmalıdır.

Yakından - Uzağı öğretim İlkesi: Öğrenmenin yakın çevreden konulardan ve ilgilerden başlayarak uzak çevre, konulara ve ilgilere doğru yönelmesidir.

Açıklık İlkesi: Ayanilik ilkesi olarak da ifade edilen bu ilke öğrenme konusu olan konu, nesne, olay ve olgularla öğrencinin direk etkileşimini, karşı karşıya gelmesini ve duyu organlarını etkin olarak kullanmayı gerektirir. Öğretmenin açık ve anlaşılır dil kullanmasını gerektirir.

Ekonomiklik İlkesi: Yaşantı, zaman, materyal açısından uygun olmalıdır. Öğrenme yaşantıları birden fazla davranışı gerçekleştirici olmalıdır. Aynı zamanda diğer yaşantılarla tutarlı olmalıdır.

Güncellik (Aktüalite) İlkesi: Öğretme- öğrenme süresindeki etkinliklerin yaşamda geçerli ve ilişkisel olarak ele alınmasıdır. Öğrencilerin yaşadıkları hayatın gerçekleriyle karşı karşıya gelmeleri için ders konularıyla aktüel (güncel) olay ve sorunlar arasında ilişkili kurularak öğretim yapılmalıdır. Her derste,
özellikle mihver derslerde, belirli gün ve haftalarda ve özel anlam ve önemi olan günler, mahallî etkinlikler, ilgili tarihlerde verilmelidir.

Uygulanabilirlik (iş-aktivite. yaparak - yaşayarak öğrenme) İlkesi: Öğretimin ya-parak-yaşayarak gerçekleştirilmesidir. Nispeten kalıcı izli davranış değişikliği olarak nitelendirilen "öğrenme" sürecinde davranışın kalıcılığı yaparak ve yaşarak gerçekleştirilen aktivitelerle kazanılır.

Tümdengelim (Bütün-Parça-Bütün İlişkisi) İlkesi: Öğrenme konuları ana başlıklarda (bütünden) alt başlıklara (parçaya) ayrılarak düzenlenmelidir. Yani bütün-parça-bütün ilkesine uygun olmalıdır.

Bütünlük ilkesi: Eğitimin hedefleri ve konu birimleri düzenlenirken bireyin bütün olarak gelişimini sağlayıcı özellikler dikkate alınmalıdır. Öğrenme konuları ve etkinlikleri birbirine bağlı ve tamamlar şekilde düzenlenmeli ve sunulmalıdır.

Transfer edilebilme (bilgi): Transfer, başlangıçta kazanılan bilginin, çok çeşitli,' benzer, yeni durumlarda da uygulanmasıdır. Transfer, bilgiyi geri getirmeyi ve başlangıçta kodladığı kapsamdan farlı kapsamlarda da bilginin uygulanmasını gerektirir. Bireyde meydana gelen öğrenmeler yalnızca sınıfta öğrenilene ve bir duruma ilişkin (durağan bilgi) olmamalıdır. Öğrenciler öğrendiği bilgiyi benzer ya da farklı durumlarla ilgili problemlerin çözümünde kullanabilmelidir.

öğretim sürecini düzenlemede öğretim etkinliklerini belirleme kullanılan ilkeler

• öğrenci düzeyine uygunluk
Temel özellik: Öğrencilerin hazırbulunuş-luk, ön koşul bilgilere sahip olma ve hedef-davranışlara sahip olma düzeyi

• Yaşama Yakınlık (Dönüklük)
Temel özellik: Öğrencinin gereksinimi (ihtiyacı) olan bilgi ve becerilerin öğretilmesi. Öğrenme konularının yaşama dönüklüğünü sağlama

• öğrenciye Görelik (Uygunluk)
Temel özellik: Öğrencinin ilgi, yetenek ve bireysel özelliklerine uygun öğrenme
• Hedeflere Görelik (Uygunluk)

Temel özellik: Hedeflere ulaşılabilir ve gerçekleştirebilir olma.
• Somuttan - Soyuta
Temel özellik: Öğrencinin duy organlarına dönük öğrenme, öğretimde nesne, materyal ve yaşantı kullanma

• Sadelik
Temel özellik: Açık ve net anlaşılır olma

Yaparak-yaşayarak öğrenme (öğrenci katılımı)
Temel Özellik: Öğrenci öğretim sürecine bizzat katılmalı okumalı, yazmalı, tartışmalı ve bilgiyi önceki yaşantılarıyla ilişkilendir-melidir. En etkili öğrenme yoludur.

• Transefer Edilebilme (aktarma)
Temel Özellik: Öğrenilen bilgileri benzer ve farklı durumlarda kullanabilme

Eğitim Durumlarında öğretme Etkinliklerini Uygulamada dikkat edilmesi gereken önemli noktalar:
• Kazanımlardan (hedef-davranışlardan) haberdar etme
• Öğrencinin dikkatini çekme ve ders boyunca sürdürme
• Yeni bilgilerle ön bilgiler arasında bağ kurma
• Güdüleme
• Konulara günlük yaşamla ilişkilendirme
• Yaşam becerilerini geliştirme (çevreyi tanıma, diğer bireylerle iletişim kurma, farklı becerileri öğrenme, değişim ve gelişime ayak uydurma)
• Öğretim staratejisi, yöntem ve teknilerini etkili kullanma
• Üst düzey zihinsel becerileri (araştırma yapma, yaratıcı düşünme, problem çözme, eleştirel düşünme) pekiştirecek etkinlikler sunma
• Etkili bir iletişim ortamı oluşturma
• Öğrencinin katılımını sağlama
• İpuçları kullanma, pekiştireç kullanma, dönüt düzeltme kullanma
• Dersi ve öğrenmeleri değerlendirme

Öğrenci Öğrenmelerini Sağlamada Temel İlkeler
• Öğrenmede öğrencinin katılımı (yapması ve açıklama) etkilidir.
• Pekiştirilen davranışlar daha kalıcı öğrenilir.
• Hedeflerin (kazanımlarm) gerçekçi ve ihtiyacı karşılayabilir olması öğrenmeleri etkiler.
• Yaşantı zenginliğine ve olabildiği kadar duyu organına bağlı öğrenmeler daha etkilidir.
• Öğrenme yaşantısı öğrencinin gereksinimini karşılayabilir olmalıdır.
• Eğitim etkinliklerinin seçimi, öğrütlen-mesi ve uygulanmasında bireysel farkı-lıklar dikkate alınmalıdır.
• Farklı yöntem ve teknikleri kullanma etkili öğrenmeyi sağlama.
• Sınıftaki farklı düzeydeki öğrenciler için her öğrencinin düzeyine uygun etkinlik (program) düzenlenmelidir. Öğrenme, (her) öğrencinin hızına göre ayarlanmalıdır.
• Öğrencinin hazırbulunuşluğu öğrenmede önemlidir.
• Öğrenilen bilgiler transfer edilmelidir.
• İpucu ve dönüt-düzeltme öğretimi etki-lileştirir ve öğrenmeyi güçlendirir.
• Aralıklı tekrarlar ve pratik yapma öğrenmeyi güçlendirir.
• Problem durumları üzerinden öğrenme, araştırma yapma, problem çözme öğrenmeyi güçlendirir.
• Planlamış öğrenmeler kazanımları (hedefleri) kazandırmada etkilidir

Öğretim Tasarımı Nedir?

Öğretim Tasarımı Nedir?
•Tasarım, eğitim içinde öğrenme-öğretme ortamlarının planlanması, organize edilmesi ve uygulanması faaliyetlerinde etkili olarak kullanılmaktadır.
•Bu faaliyetlerin adı eğitim içinde "öğretim tasarımı"  olarak bilinmektedir.
Bir Süreç olarak Öğretim Tasarımı
Öğretim Tasarımı öğretimin kalitesini garanti altına almak adına öğrenme ve öğretim kuramlarının işe koşulduğu sistematik bir gelişimdir.
•Öğrenme ihtiyaç ve hedeflerinin analiz edilmesi ve bunların karşılanması adına bir sistem geliştirilmesi sürecinin tamamıdır.
•Ayrıca, Öğretim Tasarımı öğretim etkinlik ve materyallerinin geliştirilmesi, denenmesi ve değerlendirilmesini de içerir.
Bir bilim dalı olarak Öğretim Tasarımı
• Öğretim Tasarımı öğretim stratejileri hakkında geliştirilmiş kuram ve yapılmış araştırmalarla ilgilenen bilim dalıdır.
•Ayrıca, Öğretim Tasarımı Bu stratejilerin geliştirilmesi ve uygulanması ile de ilgilenir.

GENEL TASARIM MODELİ


Analiz Basamağı;
•Genel olarak hedef-davranışlar, öğrencinin özellikleri, çevre şartları ve var olan fırsatlar belirlendikten sonra değerlendirme çalışmaları yapılır.
•Bunun yanında, öğretim için var olan kaynaklarda belirlenir.
Tasarım Basamağı;
•Eğitim-öğretim ortamında hedef ve davranışları gerçekleştirecek olan faaliyetler planlanır ve organize edilir.
•Bu basamakta, bütün öğretim ortamının özellikleri hedef ve çevre şartlarına göre değerlendirilir.
•Daha sonra, bu özelliklere uygun olan öğrenme-öğretme faaliyetleri belirlenir.
Geliştirme Basamağı;
•Eğitim-öğretim için tasarlanan faaliyetler uygun hale gelinceye kadar geliştirme çalışmaları yapılır.
Uygulama Basamağı;
•Öğretim tasarımları uygun şartlar ve çevre belirlendikten sonra uygulama çalışmaları yapılır.
•Öğrenme-öğretme faaliyetleri hedef ve davranışlara uygun olarak öğrenme ortamlarında uygulanmaya başlanır.
•Öğretim uygulamaları dikkatli ve hatasız bir biçimde yapılması gerekmektedir.
•Uygulamada yapılacak bir hata bundan sonraki basamakta yapılacak faaliyetleri etkileyebilir.
Değerlendirme Basamağı;
•Yapılan bütün öğretim tasarımı faaliyetleri belirlenen hedef ve davranışları gerçekleştirme bakımından yorumlanır.
•Aksaklıklar var ise ortaya çıkarılarak ilgili basamağa gönderilir.
•Bu gönderme faaliyeti, elde edilen ürünlerde hiçbir hata meydana gelmeyene kadar devam eder.
•Bu basamakta, temel olarak raporlama ve öğretim hatalarının düzeltilme çalışmaları yapılır

Yapılandırmacılığın Gelişimi

Yapılandırmacılık diğer bir deyişle Constructivism, bilginin doğası ile ilgili bir kavram olarak ortaya çıkmıştır. Yapılandırmacılık; öğretimle ilgili bir kuram değil, bilgi ve öğrenme ile ilgili bir kuramdır. Başlangıçta, öğrenenlerin bilgiyi nasıl öğrendiklerine ilişkin bir kuram olarak gelişmiş ve zaman içinde öğrenenlerin bilgiyi nasıl yapılandırdıklarına ilişkin bir yaklaşım haline dönüşmüştür (Demirel,1999:221). Yapılandırmacılık diye de bilinen kuramın ülkemizde üzerinde anlaşılan tek bir adı yoktur. Oluşturmacılık, tamamlayıcılık, inşacılık,yapısalcılık bu kuramın en çok bilinen isimleridir. Bilginin insan zihninde kazanılma biçiminden dolayı yapılandırmacılık kelimesi kullanılmıştır.
Genel olarak yapılandırmacılık akımının son yıllarda ilgi görmesi, pek çok nedene dayanmaktadır. Özellikle geleneksel sınıf ortamında öğrenme, ezbere bir bilginin tekrarına dayanır. Oysa yapılandırmacılıkta bilginin transferi, yeniden yapılandırılması söz konusudur. Diğer bir anlatımla öğrenilmiş bilgiyi, yeni bir duruma çevirebilme ve uygulama yapabilmek önemlidir (Demirel,1999:221).
Yapılandırmacı görüşe göre öğrenme, öğrencinin duyu organları aracılığı ile dış dünyadan algıladığı belirli bir nesne, olay, olgu yada kavrama ilişkin zihninde kendi gerçekliğini (bilgilerini) yapılandırması yada en azından önceki deneyimlerine dayalı olarak gerçeği yorumlaması sürecidir. Her birey, doğduğu andan yaşadığı ana kadar çeşitli bireysel ve toplumsal deneyimler geçirir ve bu deneyimlerin bırakmış olduğu izlenimler ile oluşan bir zihinsel yapıya sahip olur. Bu zihinsel yapıya uzun dönemli bellek, bilişsel çerçeve yada bilgi tabanı da denmektedir (Sağıroğlu,2002:19).
Birey, öğrenme sürecinde yeni karşılaştığı ham bilgileri (information) varolan zihinsel yapılan ile karşılaştırarak, yeni edindikleri bilgileri varolan yapı içerisinde uygun bir yere yerleştirmeye çalışırlar. Eğer yeni edinilen bilgiler mevcut yapı ile çelişmiyor ve birey yeni bilgileri ile eski bilgilerini ilişkilendirebiliyorsa, yeni bilgiler mevcut zihin yapısının bir parçası haline gelir. Böylece, başlangıçta ilgisiz ve anlamsız gibi görünen ham bilgiler, önceden edinilmiş olanlarla ilişkilendirilerek, özümsenerek yada içselleştirilerek anlamlı bilgiye (knowledge) dönüştürülür.
Ancak, yeni karşılaşılan bilgiler ile mevcut zihinsel yapısıyla çelişiyor, yada yeni ve eski bilgiler arasında bir uyumsuzluk söz konusu ise o zaman birey yeni edindiği bilgiler doğrultusunda zihinsel yapısında bazı değişiklikler yapacak, bu çatışma durumunu ortadan kaldırma yoluna gidecektir. Her yeni öğrenme deneyimi, bireyin mevcut zihinsel yapısını tekrar gözden geçirdiği, ona yeni edindikleri ile bir şeyler eklediği, gerektiğinde değiştirdiği ve böylece onu geliştirdiği içsel bir deneyimdir. Öğrenen kişi bu sürece hem fiziksel olarak, hem de zihinsel olarak katılır. Bütün bu sürece, yapılandırmacı görüş tarafından “bilgi yapılandırma” etkinliği denilmektedir. Bireyin yapılandırdığı bilgi ya da anlam, onun daha önceden edinmiş olduğu bilgileri, tutumları, inançları içinde yaşamış olduğu toplumsal ve kültürel çevrenin değerleri gibi şeylerden etkilenir, insan zihni, tüm bu edindiği bilgi, tutum, inanç ve değerleri dış dünyadan algıladığı nesne, olay, olgu ve kavramları yorumlamada bir süzgeç gibi kullanmaktadır. (Sağıroğlu,2002:19)
Bununla birlikte, yapılandırıcı görüşün savunduğu biçimiyle, öğretim sırasında her öğrencinin kendi bilgi ve deneyimleri ışığında, kendi bilgi, anlam ve yorumuna ulaşacağı düşüncesi, öğretim sonunda her öğrencinin konu hakkında birbirinden farklı ve kopuk bilgiler, anlamlar ya da yorumlar oluşturacağı şeklinde anlaşılmamalıdır. Üstelik her öğrencinin, öğrenme deneyimi sırasında bireysel olarak yapılandırdığı bilgi, anlam ya da yorum öğrencilerin önbilgi ve beceri yetersizlikleri, konuya bakışlarındaki yanlılıklar gibi nedenlerle eşit ölçüde geçerli olmayabilir. Yapılandırıcı görüşe göre, öğrencinin öğrenme süreci sonunda zihninde bireysel olarak oluşturduğu bilgi, anlam ya da yorumlar üzerinde toplumsal olarak da uzlaşılmış bilgi, anlam ya da yorumlar olmalıdır. Diğer bir deyişle, yapılandırıcı görüş, öğrenmenin bireysel olduğu kadar toplumsal bir etkinlik olduğunu da savunmaktadır.(Sağıroğlu,2002:20).
Kısaca söylemek gerekirse yapılandırmacı öğrenmede şunlar temele alınmıştır:
• Bilgiyi araştırma, yorumlama ve analiz etme.
• Bilgiyi ve düşünme sürecini geliştirme, yeni fikir ve kavramların oluşturulması ile anlamı geliştirme.
• Geçmişteki yaşantılarla yeni yaşantıları bütünleştirme (Erdem,2001:7).

Buraya kadar yapılandırıcı öğrenme modeli ile ilgili görüşleri şu şekilde özetlemek mümkündür;
l- Bilgi, pasif olarak ya da kişisel bir katkıda bulunma olmaksızın inşa (construct) edilemez. Dolayısıyla, öğrenme pasif bir alma süreci değil, aktif bir anlam oluşturma sürecidir. 2- Anlama, adaptasyon sonucu ortaya çıkar; birey kendi tecrübe, bilgi ve birikimleri ile tartışılan konu arasında uyumlandırma sağlayarak, ele alınan konuyu anlar.
3- Bilgi, etkileşim sonucu oluşturulur; diğer bir deyişle öğrenme sosyal bir olaydır. Kullanılan dil ve içinde bulunulan sosyal yapı bu etkileşimde önemli rol oynar. Öğrenme bireylerin perspektiflerini paylaşmak, bilgi alış-verişinde bulunmak ve problemleri işbirliğine dayalı olarak çözümlemek üzere başkalarıyla olan etkileşimleri sayesinde gelişir. 4- Öğrenme kavramsal bir değişmeyi içerir. Öğrenme bireylerin çeşitli kavramlar ile ilgili daha önce ki anlayışlarını daha karmaşık ve daha geçerli hale getirmek için yeniden yapılandırmasıdır.
5- Öğrenme özneldir. Öğrenme, bir bireyin öğrendiği şeyleri çeşitli semboller, metaforlar, imgeler, grafikler veya modeller yoluyla içselleştirmesidir. 6- Öğrenme durumsaldır ve çevresel şartlara göre şekillenir; Öğrenciler, alıştırma yapmak yerine, gerçek hayatta karşılaştıktan problemlere benzer nitelikte ki problemleri çözmeyi öğrenirler.
7- Öğrenme duygusaldır. Zihin ve duygu birbirleriyle ilişkilidir. Dolayısıyla, öğrenmenin doğası şu unsurlardan etkilenir; bireyin kendi becerileri hakkında sahip olduğu görüşler ve farkındalıklar, öğrenme amaçların açıklığı, kişisel beklentiler ve öğrenmeye karşı olan motivasyon.
8- Öğrenme işinin niteliği, öğrenme sürecinde önemlidir; öğrenme işinin zorluk bakımından öğrencinin gelişimsel düzeyine uygunluğu, öğrencinin ihtiyaçlarıyla ilişkili olup olmadığı veya gerçek hayatla bağlantılı olup olmadığı gibi.
9- Öğrenme gelişimseldir ve bireylerin sosyal, fiziksel, duygusal ve zihinsel gelişimleri ile doğrudan ilişkilidir.
10- Öğrenme, öğrenci merkezlidir. Öğrenme, belli bir yer veya zamanda başlayıp belli bir yer ve zamanda durmaz, aksine sürekli olarak devam eder .

ÖĞRETİM YÖNETİM SİSTEMLERİ

İşlevsellik:
ÖYS'nin arayüzü kullanıcıların kolay erişimine ve kullanımına uygun olmalıdır. Amaca uygun öys seçimi çok önemlidir. Bunun yanı sıra her kurumun kendine has kurumsal ve kültürel özellikleri olduğu için ullanılan ÖYS bu özelliklere uyum sağlamalıdır.

Öğretim Tasarımı ve İçerik:
Belirlenen hedefler dahilinde içerik oluşturulmalıdır. İçerikteki işleyiş sırası da çok önemlidir. Temel bilgiler başta verilmelidir ve öğretim süreci boyunca önceki içeriklere de ulaşım sağlanmalıdır. Bilginin bilişsel yükünü hafifletmek için görsel-işitsel elemanlardan faydalanmak gerekir. Bu elemanlar kullanılırken görsel tasarım kurallarına uymak gerekir.

Destek Araçları:
Öğrenciye sağlanacak destek, motivasyonu üst düzeyde tutmak için gerekli bir unsurdur. Öğrenci kaynakların yanı sıra değerlendirilmesi yapılmış olan ödev ve sınavlarına da ulaşabilmelidir. Öğrenciler arasındaki iletişim ve etkileşimin sağlanması için forum ve mesajlaşma araçları kullanılır. Öğretmen sistem aracılığıyla öğrencilerin çalışmalarını takip etmeli ve gerektiğinde yardım etmelidir.

Teknik Altyapı:
Teknik altyapının ihtiyaç ve gereksinimler doğrultusunda sağlanması gerekir. Burada maliyet önemli bir etkendir. Sistemin sürekliliğinin sağlanması için gerekli teknik altyapı belirlenmeli ve buna göre bir bütçe ayarlanmalıdır.

10 Nisan 2011 Pazar

İHTİYAÇ ANALİZİ VE DEĞERLENDİRMESİ


 
Problem: Ülkemizde üniversite eğitimi yapan ve çalışan öğrencilerin durumu


Araştırma sonucu : Yapılan araştırmalar sonucu üniversite okuyan ve de  herhangi bir işte çalışan öğrencilerin ders saatlerinin çakışmasından dolayı ve iş yükünün ağır olması bu durumun çıkmasına neden olmuştur.

Gözlemler :  Eğitim fakültesinde okuyan öğrenciler

Yorumlar : Hem okuyup hem çalışan bir öğrenci olarak yorumum.

Bazı öğretim elemanları, patron veya müdürlerin bu konuda yeteri kadar müsamaha göstermemesi  bu sonucu ortaya çıkarmıştır. Anayasamızın eğitim hakkının engellenemez  ilkesinin göz önünde bulundurulması bu soruna çözüm üretmek için  fikir alışverişi yaparak sağlıklı çözüm üretebilecekleri kanısındayım . Örnek olarak öğrencilerin devam sorununda idare edilmesi konusunda biraz daha hassasiyet gösterilirse bu konuda çözüm sağlanmış olacaktır.

9 Mart 2011 Çarşamba

ÖĞRETİM TASARIMI ÖDEV


ÖĞRENME ÖĞRETME SÜRECİNİ NİÇİN İNCELERİZ?
            Günümüz toplumları artık daha farklı becerilere sahip bireyler istemektedir. Günümüzde
        bilgiye ulaşabilen,
        ulaştığı bilgiyi kendi yapısına uydurabilen, buna yenilerini katabilen ve
        bu bilgiyi yayan
            toplum ya da kişiler güçlü olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle, günümüz toplumlarının ihtiyacı olan insan profili artık değişmiş, farklılaşmıştır.
            Bu değişimler eğitim sisteminde değişikliği zorunlu kılmıştır.
            Öğrenme artık, daha etkili ve transfer edilebilir olmak zorundadır. Bu ihtiyaç, öğretim tasarımı sürecini zorunlu kılmıştır.
ÖĞRETİM TASARIMI NEDİR?
Öğretim tasarımı süreç olarak ele alındığında; öğretimin kalitesini sağlamak için, öğrenme ve öğretim kuramlarından yararlanılarak ilerleyen sistematik bir geliştirme süreci olarak tanımlanmaktadır.
            Bu süreçte, öğrenenlerin gereksinim ve hedeflerinin analizi ile sözü edilen gereksinimlerle örtüşen uygun sistemlerin geliştirilmesi bulunmaktadır. Bu sistemler içindeki öğretim materyal ve etkinliklerinin geliştirilmesi ile öğretim ve öğrenenlerin değerlendirilmesi de öğretim tasarımı sürecinde bulunmaktadır (Berger & Kam, 1996).
            Öğretim tasarımına disiplin olarak bakıldığında; araştırma ve kuramsal temelde öğretim stratejileri ile öğretim stratejilerinin geliştirilmesi ve uygulanması süreciyle ilgilenen bir disiplin olduğu görülmektedir (Berger & Kam, 1996).
            Öğretim tasarımı bilim olarak açıklandığında; geliştirme, uygulama, değerlendirme ve durumların sürdürülebilirliğini sağlamak için büyük ya da küçük konu alanlarında ve tüm karmaşıklık düzeylerinde öğrenmeyi desteklemek ayrıntılı bir biçimde tasarım yapma bilimidir (Berger & Kam, 1996).
            Dick, Carey & Carey (2005) ise sistem yaklaşımı ile ele aldıkları öğretim tasarımı kavramını bütün öğretim sistemleri geliştirme evrelerini içinde barındıran bir şemsiye olarak nitelemektedir. Bu şemsiyenin altında analiz, tasarım, geliştirme, uygulama ve değerlendirme süreçleri bulunmaktadır.
            Reiser (2001) öğretim tasarımını, performans problemleri ve öğrenmenin analiz edildiği, tasarım, geliştirme, uygulama, değerlendirmenin içinde bulunduğu,  öğretimsel ya da öğretimsel olmayan iş ve kaynakların öğrenmeyi ve performansı artırmak için yönetildiği bir süreç olarak tanımlamaktadır.     
ÖĞRETİM TASARIMI VE GELİŞİMİ
Kökleri 1920’lere dayanan ancak II. Dünya Savaşı ve sonrasında kullanımı ivmelenen öğretim tasarımı kavramı Gagne, Briggs, Flagan gibi psikologların bilgilerini sistematikleştirerek öğretim amaçlı kullanmaları ile başlamaktadır. Bu psikologlar savaş süresince ordudaki askerlere verilen eğitimler sırasında geliştirdikleri çeşitli yöntemler ile öğretim tasarımının temelini atmışlardır.
1953 : Miller’ın geliştirdiği iş analiz yöntemi
1954: Skinner’in yazdığı “öğrenme bilimi ve öğretme sanatı”
1950’lerde: Bloom ve arkadaşlarının yayınladıkları “eğitimsel hedeflerin taksonomisi”
1962:Mager’ın öğretim hedeflerinin nasıl yazılacağını anlattığı “programlanmış öğretim için hedef hazırlama” adlı eseri
1963: Glaser’in ölçüt tabanlı testi geliştirmesi
1965: Gagne’nin yazdığı “eğitim durumları” kitabı
1967 : Scriven’in önerdiği biçimlendirmeye ve bütüne dönük değerlendirme yöntemleri
1970 : Geliştirilen birçok öğretim tasarımı modeli
1980’ler : Bilişsel psikolojinin etkisinde kalan ve mikrobilgisayarların kullanıldığı öğrenme ortamları
1990’lar : Yapılandırmacılığın ve internet teknolojisi ile gelişen web tabanlı öğrenme ortamları

İlk Dönem (1920-1940) : Medya olarak görünen Öğretim Teknolojisi
1960  ve 1970’ler : Süreç olarak görünen Öğretim Teknolojisi
1990’lar: Süreç olmanın ötesinde görülen  Öğretim Teknolojisi
Yeni Dönem (1990 sonları) :           Medya, Sistematik Öğretim Tasarımı ve Performans Teknolojisinin rolünü kabul etme
Yakın Dönem (2000’li yıllar) : Öğretsel Tasarım ve Teknoloji
            Geçmişi 30-40 yıla dayanan öğretim teknolojileri farklı dönemlerde çeşitli şekillerde tanımlanmıştır. Son yıllarda ise bu tanım performans teknolojileri ve öğretimsel olmayan unsurlarında sürece katılması ile “Öğretim Tasarımı ve Teknolojileri” olarak evrilmiştir.


BİR ÖĞRETİM TASARIMINDA YER ALAN ÖĞELER NELERDİR?
         Program kimin için geliştirilecek? (öğrenenin özellikleri)
         Öğrenenlere ne öğretmek istiyoruz? (hedefler)
         Konu ya da beceriler en iyi nasıl öğretilir? (öğrenme/öğretme yöntem ve etkinlikleri)
         Uygulama süreçleri ve kararları
         Ne öğrendiler/ne kadar öğrendiler? (değerlendirme süreci)
         Öğretim tasarımının çerçevesini oluşturan bu beş öğe öğrenenin özellikleri, hedefler, yöntemler ve değerlendirmedir       



ÖĞRETİM TASARIMI SÜRECİNİN ALTINDA YATAN SAYILTILAR NELERDİR?

Sayıltı 1: Öğretim tasarım süreci hem sistematik bir yaklaşımı hem de plan üzerindeki ayrıntılarla uğraşmayı gerektirir.
            Sayıltı 2: Öğretim tasarım süreci belli bir ders geliştirme düzeyinde başlar.
            Sayıltı 3: Öğretim tasarımı öğretim tasarımcıları ve planlamacılar tarafından geliştirilir.   
Sayıltı 4: Planlama yapılırken, tüm öğrenenler için doyum sağlayıcı ortamların ve başarının sağlanması gerekir.
            Sayıltı 5: Öğretim Tasarımı kapsamdan çok bireye odaklaşır.
            Sayıltı 6: Öğretim Tasarımında en iyi olan tek yol yoktur.

ÖĞRETİM TASARIMI MODELLERİNİN AMACI

Bir öğretim tasarımı modeli insanlara nasıl öğrenmeleri gerektiği hakkında görüş sunan temsilcidir. Aynı zamanda öğretim tasarımcısının öğretimi nasıl düzenleyeceği hakkında da rehberlik yapar. Modeller, bir sistemin veya sürecin görsel olarak canlandırmamıza yardımcı olur. Değişik durumlar için tasarlanmış pek çok öğretim tasarım modelleri vardır. Bunları ana başlıklar altında sınıflandırmak mümkündür. Bu sınıflandırma ile öğretim tasarımı modellerinin, her bir modelin özelliklerini ve nerelerde kullanılabileceğini anlamada bize yardımcı olabilir. Her  bir modelin yerleşebileceği üç kategori içeren bir şema hazırlamıştır. Her bir model yaratıcısının bu modelin nerelerde kullanılabileceği ile ilgili varsayımları göz önüne alınarak bu şemaya yerleştirilebilir. Bu sınıflandırma her bir modelin en iyi nerelerde uygulanabilirliği olduğunu gösteren üç kategori içermektedir. Birincisi Sınıf yönlendirici öğretim tasarım modelleri olup, görevi sınıf ortamında öğretim olan öğretmenlere yönelik modelleridir. Bir sınıf modeli öğretim için gerekli olan belirli fonksiyonları sıralar ve öğretici için kılavuz görevi görür. İkincisi, Ürün Yönlendirici öğretim tasarım modelleri olup, üretilecek ürünün üretimin saatler hatta günler süren uzun zamanlar alacağını varsayar. Bu modellerde genel olarak teknik açıdan çok gelişmiş ürünlerin üretileceği varsayılır. Kullanıcıların üreticilerle hiç ilişkisi olmayabilir. Üçüncü ve son olarak Sistem Yönlendirici öğretim tasarımı modelleri olup, bütün bir ders veya bütün bir program gibi çok geniş çaplı bir eğitimin yapılacağını varsayar ve bu eğitimi geliştirecek yüksek deneyimli uzmanlar için gerekli kaynakların kullanılabilir olmasını sağlar. Öğretimde yüksek teknolojinin kullanılacağı, prova ve revizyon kadar ön analizin de önemli olduğunu varsayar. Yayılma çok geniştir ve genellikle geliştiricileri içermez. 









ÖĞRETİM TASARIMI SÜRECİNDE KİM KİMDİR?

  • Öğretim tasarımcısı
  • Öğretmen
  • Konu alanı uzmanı
  • Değerlendirme uzmanı


Öğretim Tasarımcısı: Tasarım çalışmalarından sorumlu olan kişidir.
Öğretmen: Öğretim planının uygulanmasından sorumlu olan kişidir.
Konu Alanı Uzmanı: O konuyla ilgili bilgiye sahip olan kişidir.
Derğerlendirme Uzmanı: Hazırlanan programın yeterliliğinden sorumlu olan kişidir.